kadın sitesi kadınca örgü dantel

devrim yakut 5

Roman yazmaktan neden korkuyorsunuz?
İlk kitabımı yazdığımı öğrendikten sonra bir yazar arkadaşım bana “Öykü kiracıdır, roman ev sahibidir” dedi. Bu aslında tartışmaya çok açık bir şey. Sonra ben ikinci öykü kitabımı yazarken ortalarda bir yerde “Acaba bu doğru olmayabilir mi?” diye düşündüm. Çünkü öykü yazmak aslında zor. Çünkü bir şeyi kısa anlatmak zordur. Örneğin; dünyadaki önemli sinema yönetmenleri kendilerini sınayabilmek için belli aralıklarla kısa filmler çeker. Bunu kendimi övmek ya da öyküyü kutsamak için söylemiyorum ama bu bende bir hasar bırakmış o yüzden roman yazma fikrinden çok korkuyorum, boyumu aşan bir şeymiş gibi geliyor.

Bence öyle değil, sizin için onun da zamanı gelecektir.
Muhakkak… Zamanı gelip gelmediğini başına oturunca anlayacağım. Eğer zamanı değilse yazmayacağım zaten, bekleteceğim. Çünkü ne yazacağımı biliyorum, yine öykülerden devam edebilirim. Şuradan anlatayım; ben senaryo yazmaktan da çok korkuyordum, kafamda bir sürü hikâye vardı. Birkaç ay önce bir tanesini sabahın 6’sında uyanıp bir sinopsis haline getirdim. Şimdi bir senarist arkadaşım onu senaryo haline getirecek. Yazmakla ilgili buna da çok heyecanlanıyorum, senaryo yazamayacağımı da düşünüyorum ondan da korkuyorum ama galiba onu da yapacağım.

Başlangıçta belki öyle bir endişe vardır ama işin içine girdikten sonra 35 yıllık deneyiminizle yazarsınız diye düşünüyorum.
Evet, onun başka bir tekniği var tabii. O tekniği bilen birinden öğrenmek, bilenlere göstermek gerekiyor. Ne yaptığını görmek için profesyonel senarist arkadaşımla biraz yan yana olacağım, benim hikâyemi yazdığı için de öyle bir şansım olacak. Ama öğreneceğim, bunu öğrenmeyi çok istiyorum çünkü yazılacak çok hikâye var, senaryo yazabilecek olmak beni çok heyecanlandırıyor, bakalım…

Senaryonuz yaşanmış bir hikâye mi yoksa kurgusal mı?
Kurgu.

Mesleğinizde 35 yıllık deneyime sahipsiniz. Neler hissediyorsunuz?
Hiçbir şey bilmediğimi hissediyorum Mehmet Bey.

En önemli kazancınız nedir?
35 yıl çok önemli bir tecrübe ve kazanç, servetler ödeseniz alamayacağınız müthiş bir kazanım. Hep söylüyorum; asla 20’li yaşlarıma dönmek istemem. Sabahları yürüyüş yaparken podcast dinliyorum, bana çok iyi geliyor. Buradan da ayrıca söylemek isterim, Nilay Örnek’e bize böyle bir hediye verdiği için çok teşekkür ediyorum, kendisiyle tanışmadım, inşallah tanışma fırsatım olur. Bir tür okul gibi bir tür sıkıştırılmış eğitim programı gibi belki de asla karşılaşma ihtimali olmayan insanların ‘nasıl olunur?’ üzerine yolculuklarını dinliyorum. Bugün dinlediğim Beliz Güçbilmez, yazarlık atölyesi üzerine söyleşmiş. Beliz öyle bir cümle kurmuş ki… “Allah’ım iyi ki 54 yaşındayım. 54 yaşında olmasam bu cümleyi bu lezzette anlayamazdım” dedim. Hani böyle çok lezzetli bir şey yersiniz de mutlu olursunuz, ruhunuz doyar, bir dolgunluk ve mutlulukla eve dönersiniz ya. Tecrübe ve ona eklenen bunca yıl bende, “ne güzel, anlayabilir hale geldim” diyebilmeme yol açıyor. Bunu büyük bir heyecanla 60’lı yaşlarımdaki o tecrübeyle de bekliyorum. Acaba orada nasıl hissedeceğim? İster kendi yaşıtınız olsun ister gençler olsun, anlamayanlara, hâlâ değişime direnenlere çok kızdığınız yerler de oluyor ama ben kendi adıma bu yaşları ve bu tecrübeyi çok seviyorum.

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.