Uğur Dündar’a ‘babalık davası’ açan Dilara’dan sonra anne Suphiye Orancı da ortaya çıktı
Metin Akpınar’a babalık davası açan Duygu Nebioğlu, “Ablamın babası da ünlü bir gazeteci” dedi, o ismin Uğur Dündar olduğu öne sürüldü.
Dündar, iddiayı Adli Tıp Kurumu raporuyla yalanladı. Ancak Duygu Nebioğlu, raporun gerçeği yansıtmadığını iddia etti. Öte yandan Duygu Nebioğlu’nun canlı yayında seslendiği biyolojik annesinin fotoğrafı ilk kez yayınlandı.
Metin Akpınar’ın kızı olduğu ortaya çıkan Duygu Nebioğlu, Sabah gazetesine verdiği röportajda “Ablamın babası da ünlü bir gazeteci” dedi. Nebioğlu’nun iddiasının ardından İstanbul dışındaki bir şehirde birkaç yıl önce açılan davanın taraflarından birinin Uğur Dündar olduğu ortaya çıktı.
Uğur Dündara babalık davası açan Dilaradan sonra anne Suphiye Orancı da ortaya çıktı
Hürriyet’te yer alan habere göre; Nebioğlu’nun ablası Dilara G. tarafından açılan davada, mahkeme DNA testi istedi. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen DNA raporunun sonuç kısmı şöyleydi: “Elde edilen sonuçlara göre baba olduğu iddia edilen İsmail Uğur Dündar adlı şahsın Dilara G. adlı şahıs için biyolojik babalığı reddedildi.”
RESİMLERİ BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN
BENİM İÇİN KONU KAPANMIŞTIR
Uğur Dündar, dün sosyal medya hesabından şu açıklamada bulundu: “Bugünkü bir gazetede hakkımda babalık davası açıldığı ve haziran ayında karara bağlanacağı açıklanmış.
Bugüne kadar mahkemenin aldığı gizlilik kararına titizlikle uyduk ve hep sustuk. Ama mademki karşı taraftan biri konuştu, kısaca net bir cevap vereyim. Mahkemenin her iki tarafı sevk ettiği ve son sözü söyleyecek kurum olan Adli Tıp Kurumu, DNA incelemesini bitirdi ve biyolojik babalık iddiasını reddetti. Benim ve avukatım Murat Ergün için konu kapanmıştır.”
Avukat: Uğur Dündar’dan özür dilesin
Uğur Dündar’ın avukatı Murat Ergün, dava dosyasında gizlilik kararı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Gizlilik kararı olmasa ortaya çıkaracağım resmi bir evrakla tüm tartışmalara ve ahlâk dışı iddialara net bir cevap verebilirdim. Annenin de Uğur Dündar ile ilgili en ufak bir iddiası yok. En iyisi Duygu Nebioğlu ablasına sorsun, dosyada son gelişme neymiş, dosyaya gelen raporda ne yazıyormuş. Hatta ikisinin de avukatı sayın meslektaşım aynı kişi, avukatına sorsun. Öğreneceği gerçekler doğrultusunda çıksın ve kamuoyundan, Uğur Dündar’dan ve Uğur Dündar’ın ailesinden özür dilesin.”
ANNEM ORTAYA ÇIKARSA KANITLAYACAĞIZ
Duygu Nebioğlu ise DNA raporunun sonucunun değiştirildiğini öne sürdü. Nebioğlu, ablasının haziran ayında mahkemeden çıkacak karara itiraz etmeye hazırlandığını açıkladı:
“Ben Metin Akpınar’dan önce Uğur Dündar’ı öğrenmiştim. 2008’den beri bildiğim bir konu bu. Kimsenin itibarıyla oynamamaya çalıştık senelerce. Ablamın davası 2 yıldır sürüyor. Ablamı ifşa etmediğim gibi Uğur Dündar’ı da ben ifşa etmedim. Kendisinin açıklamasını gördüm ama ben babama nasıl benziyorsam, ablam da Uğur Dündar’a benziyor. Saçları turuncu, uzun boylu, manken gibi bir kadın.
Şu an basın yasağı devam ettiği için sessiz kalmayı tercih ediyor. İtiraz dilekçesini hazırlıyoruz. Uğur Dündar, DNA raporunu yasal olmayan şekilde bir gazeteciye göndermiş, o gazeteci de bana gönderdi. Raporun sonucuyla oynandığını düşünüyoruz. Elbette bu konuyu kanıtlayacağız annem de ortaya çıkarsa. Kendisi annemle birlikteliğini de inkâr etmiş.”
BABAM DA BİLİYORDU
Duygu Nebioğlu, annesi Suphiye Orancı’nın neden ortaya çıkmadığı sorusuna şöyle yanıt verdi: “Şu an korktuğu için ortaya çıkmıyor. Çok kötü olaylar yaşamış, büyük acılar çekmiş. Mahkeme sürecinde tabii ki ondan destek istiyoruz ama bu psikoloji işi. Ben babama bu konuyu (Suphiye Orancı’nın Uğur Dündar’la ilişkisini) söylemiştim.
Yıllar öncesinden biliyordu. Annem de bana onun sevgilisi olduğunu söylemişti. Herkes kendi itibarını düşünüp bizim itibarımızı düşünmediği için savaş alanındayız. Mahkemede her şey ortaya çıkacak.”
Metin Akpınar’ın kızı Duygu Nebioğlu, annesi Suphiye Orancı’yı bulma çabaları sonuç vermeyince Müge Anlı’nın programına başvurdu.
Öte yandan 1987 yılında Suphiye Ormancı ile Antalya’da tek gecelik bir ilişki yaşayan Metin Akpınar’ın dünyaya gelen ikiz kızlarından olan Duygu Nebioğlu, yaşadıklarıyla ilgili Sabah’tan Tuba Kalçık’a konuştu.
Annenize ulaşamadığınızı söylediniz. En son ne zaman görüştünüz?
Annemle en son 2010 yılında görüştüm. O zamandan beri görüşmüyorum. Babamın Metin Akpınar olduğunu yeni öğrenmiştim o zaman. Annem Almanya’da yaşadığı için, görüntülü konuşmuştuk. Karşılıklı çok gözyaşı da döktük. Ama bir daha ne aradı, ne de sordu.
Dayımlarım ve teyzemlerin üzerinden de ulaşamıyorum. Annesi öldüğünde Türkiye’ye geldi ama benden gizlediler. Bizimle görüşmek istemiyor. Ben annemi bulmak istiyorum. Annemi bulmak için Müge Anlı’dan yardım istiyorum. Ancak onun bulabileceğine inanıyorum. Gerekirse onun programına çıkarım. Müge Anlı’yı 15 yaşımdan beri takip ediyorum. Çok güveniyorum ona. Annemin 6 çocuğu var. İkisi Almanya’daki evliliğinden. 4 kardeşim de benimle aynı kaderi yaşadı. Evlilik dışı ilişkiden dört çocuğu var annemin. Bir ablamın da babası çok ünlü bir isim ve medya dünyasından. O da dava açtı, hukuk mücadelesi veriyor.
Onun babası kabul ediyor mu?
Hayır asla kabul etmiyor. Ben yine Metin Akpınar’la görüşebildim. Babası, ablamla görüşmeyi bile kabul etmiyor. Ama dava sonuçlanınca benimki gibi uzun süre konuşulacak. Ben nasıl fiziksel olarak Metin Akpınar’a benziyorsam, o da babasına benziyor. Medya dünyasından çok ünlü bir isim. Bu konuya dair daha fazla konuşamam. Annem de galiba bu davanın sonucunu bekliyor. Dava sonuçlanınca ortaya çıkacak diye düşünüyorum.
İkizinizin davası sonuçlandı mı?
Hayır. Onun davası ertelendi. Davası sonuçlanınca benim gibi kardeşim de tazminat davası açacak.
Annenize kırgın mısınız?
Kırgın olduğum dönemler var. Beni çok yalnız bıraktı. Ben anneme hep sevgimi gösterdim. Ama o bizimle hiç vakit geçirmedi. Annem, bizi bakıcıya bırakıp gitmiş. Bizi bir süre sonra yurda vermişler. Ben çok hastalanmışım. Bir gazeteye haber olmuşuz ‘İkizler hasta, anneleri bırakıp gitti’ diye.
Annem de o sırada cezaevindeyken haberi görüyor ve gazeteciye uzun bir mektup yazıyor. Mektupta kimin kızı olduğumuz da yazıyor. O mektuba ulaştım. Çok uzun bir mektup yazmış, önemli bilgiler vermiş. Anneme, kendi annesi cezaevine gidip çocuklarını evlatlık vereceksin diye kağıt imzalatmış. Ondan sonra da zaten annemle kopuyoruz.
Annem 1992 yılında evlenip, başka bir hayat kurdu. Benim kalbimi kıran şey, annemin ne benim ne de diğer üç kardeşim için mücadele vermemesi. Dört kardeş olarak yetiştirme yurdunda büyüdük. En büyük ablam yurtta çok zor günler geçirdi. Yurttan kaçıp, sokaklarda yaşadı. Üçümüz de evlatlık verildiğimiz için ablama göre şanslıyız. İkizim ve ben annemle hiç vakit geçiremedik. 2 aylıkken bizi bakıcıya bırakıp, gitti. Bir ablamı 4, diğerini de 2 yaşındayken yurda vermiş. Biz gazeteye haber olunca 8 aylıkken yurda verildik.
Babanız bir gecelik ilişki sonucunda olduğunuzu açıklamıştı. Siz bu açıklamayı görünce neler hissettiniz?
Kendi itibarını düşünen bir adam. Çocuklarının ya da annemizin itibarını düşünmeden sadece kendini düşünerek yaptı bu açıklamayı. Onun bu açıklaması sonrası linç yedim. Metin Akpınar gerçekler ortaya çıksın istemiyor. Bir kadın olarak da rencide oldum. Annem de ben de hakaretlere maruz kaldık. Yaşadığı ilişkinin tek sorumlusu annem değil. Beni öfkeli, nefret dolu bir insan gibi göstermek istiyor babam. Benim tek derdim her şeyin ortaya çıkması. Kimseye kin duymuyorum sadece kırgınım.
Metin Akpınar sanatçı duruşundan dolayı takdir edilen bir isimdi. Bu son yaşananlardan sonra imajı da olumsuz etkilendi tabii ki..
Babam kendinin filozof olduğunu söylüyordu. 2 kamyon kitap okudum diyordu. Bize bu yaşattıkları nerede yazıyor? Dilekçede yazdıklarını okuyunca Akpınar’ın vicdansız ve merhametsiz bir insan olduğunu daha iyi anladım. Yaşadıklarımı öğrendikten sonra zaten vicdanı olsaydı bizi el üstünde tutardı. Toplumun Metin Akpınar’ı tanıdığı, kendisi gösterdiği şekilde bir Metin Akpınar tanımadım. Beni büyük hayal kırıklığına uğrattı.
Bana görüşmelerimizde de çok üzücü ifadeler kullandı. Mesela, Yunan adalarını tekneyle tatile çıktığı dönemde annemle birlikteymiş. Bundan dolayı da bana ‘Yunanistan’a tohumlarımı serpmeye gidiyordum, ananı gördüm ona da serptim’ dedi. Bunu duyunca hem çok üzüldüm hem de çok kırıldım. Bu sözünü senelerce kaldıramadım. Bir kadın için bu söylenmez. İşte benim tanıdığım Metin Akpınar böyle bir adam.
Metin Akpınar’ın zengin bir sanatçı olduğu biliniyor. Maddi olarak ondan beklentiniz var mı?
Tabii ki var. Benim geleceğim elimden alındı. Çocuğu olarak hakkım neyse onu istiyorum. Bana yardımı tamamen kesti. İkizime yardım yapıyor. 35 yaşındayım hâlâ beni büyüten babam bana destek oluyor. Akpınar, bir de mahkemeye başvurup fakirlik kağıdımı iptal ettirmek istedi. Mahkeme sürecinde adli yardım istedim. Mahkeme harç parasını da kendimin ödeyemeyeceğimi düşünerek, adli yardımın iptalini istedi. Ama başarılı olamadı. Akpınar istiyor ki dosyalar kapansın.
Babamın kendi iş hayatım konusunda da engel olduğunu düşünüyorum. Babama çalıştığım yerin bilgilerini veriyordum, bundan kısa bir süre sonra da işten çıkarılıyordum. Bu durum çok fazla başıma geldi. Hatta belediye girdim, işe başladıktan bir gün sonra işten çıkartıldım. Akpınar istiyor ki ben maddi olarak hep ona muhtaç olayım, onun kontrolünde bir hayatım olsun.
Şimdi mahkemeye 38 sayfalık bir dilekçe verdi. Dilekçe de benimle ilgili çok üzücü ifadeler kullanmış. Annemi de çok kötülemiş. O dilekçeyi gördükten sonra babamın benimle bir daha iletişime geçeceğini düşünmüyorum. Ben de artık iletişime geçmem.
“Yurtlarda daha çok ünlü çocuğu var” açıklamanız çok konuşuluyor. Bunu biraz açar mısınız?
Çocuk Esirgeme Kurumlarında benim gibi daha çok çocuk olduğunu düşünüyorum. Eski dönemdeki magazinciler çıksın konuşsun. Biz tek değiliz. Ben o döneme ait bilgileri topluyorum. Ben basına kendi hayatımı anlatarak, benim durumumda olan diğer insanlara da cesaret vermek istiyorum. İkizim bile dava açmak istemiyordu ama ben cesaretlendirdim onu. Ben inanıyorum ki benim mücadelemden etkilenen ve hakkını arayan başka insanlar da çıkacak. Gizli gizli dünyaya gelen ve yurda verilen çok çocuk var. Çok acı hikayeleri olan insanlar var. Umarım o insanlara da cesaret veririm. Emsal bir dava açtım ve umarım benim durumumda olan diğer insanlara da umut olurum.
Annenizi gördüğünüzde ilk ne söylemek istersiniz?
‘Sonunda’ derim. Ben annemi hiç görmedim, hiç dokunamadım ona. Ona sarılmak istiyorum. Onunla uzun uzun konuşmak istiyorum. Çok zor dönemlerden geçmiş bir kadın annem. Ailesinin durumu iyi olmasına rağmen ona kimse yardım etmemiş. Çok büyük yoksulluk çekmiş özellikle de bize hamileyken. Bize anlatsın istiyorum. Basına çıkmasını da asla istemem. Tek isteğim annemin fiziksel olarak yanımda olması.
Henüz yorum yapılmamış.