Aids Hiv Virüsü Aids’in Belirtileri ve Korunma
AİDS, bu virütik hastalık bugün için aşısının bulunmaması ve tedavi yönteminin olmaması ve öldürücü nitelikte olması dolayısıyla çok önem kazanmaktadır. AİDS kelimesi ingilizce “Edinsel Bağışıklık Eksikliği Sendromu” kelimelerinin birinci harflerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir kelimedir. Gazetelerde arada sırada geçtiğimiz aylarda flaş haberler ortaya çıkmakta, fakat sonradan bu unutulmaktadır. Bugün için Türkiye’de bilinen vaka sayısı azdır. 1986 yılında AİDS virüsünün kadınlara da geçtiği ortaya çıktığından sonra, Türkiye için en büyük tehlike gizli fuhuş nedeni ile bu virüsün kontrol edilmeyen fuhuş yapan kadınlar tarafından erkeklere geçebileceğidir. ABD ve Batı Avrupa’da AİDS konusunda edinilen tecrübelerden faydalanmalıyız. Hastalık toplumsal bir hüviyet kazandığından ve yeni bir hastalık olduğundan hekimler dışında devlete de pek çok vazifeler düşmektedir. Bu esasen belirli bir hastalık değildir. Bugünkü bilgilerimize göre HIV adlı bir virüsün insan vücuduna girmesi sonucu o kişide bağışıklık eksikliği oluşmaktadır. Diğer bir deyimle vücudun hastalıklara karşı direnci ortadan kalkmakta ve bu direnç kalmayınca hastalık ölümle sonuçlanmaktadır.
AIDS’in bir insanda yaratabileceği tahribatı belki de en iyi anlatan fotoğraflardan biri
AİDS bugünkü bilgilerimize göre esasan kolay bulaşan bir hastalık değil. AİDS bir virüs enfeksiyonudur. Başlıca kan yolu ve cinsel ilişki ile bulaşmaktadır. AİDS sadece eşcinsellerde görülen bir hastalık değildir. Herkeste görülebilen bir enfeksiyondur. Bu hastalığın çıkış yeri olan Orta Afrika ülkelerinde, normal kabul edilen kadın ve erkekler hastaların çoğunu oluşturmaktadır. Avrupa ve Amerika ülkelerinde ilk çıktığı zaman eşcinsellerde görülmüş olması, ilk önce basındaki yankılarında sanki bir eşcinsel hastalığıymış gibi bir görünüm yaratmıştır. Bu virüsün Orta Afrika’dan Haiti Adalan’na geçtiği oradan da ABD’ye, özellikle eşcinsellerin bulunduğu tatil beldelerine ve şehirlere geçtiği bilinmektedir. 1982-1984 yılları arasında oldukça çoğalmaya başlamış ve 1985 Haziran’ında yapılan bir açıklamada ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde bu hastalığa yakalananların % 70 ila 80’ini eşcinsel ve biseksüel erkeklerin oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Bugün ise bu oran değişmekte ve cinsel sapması olmayan kişilerde kan yolu ile diğer bulaşma yolları ile bu virüs yayılmaktadır. Virüsü taşıyan erkeğin spermi ile bulaşmaktadır. Eşcinsel çok sık eş değiştirdikleri ve anal yol ile yapılan cinsel ilişkide makat çevresinde ve iç kısımda kolayla yaralanmalar ve sıynkla’r olmaktadır, işte virüs spermle de bulaştığından bu ufak deri çatlaklarından ve sıyrıklardan diğer eşcinselin kan dolaşımına girmektedir. Bu yüzden bu birleşme jekli saptanır saptanmaz, ABD’de ilk önce bu çevrelerde prezervatif önerilmiştir. Bu yeni ihtiyat, yani prezervatif kullanılmaya başlanması diğer zührevi hastalıkları da etkilemiş, örneğin San Francisco’da 1985-1986 ilk yarısında bel soğukluğu vakalarında azalma olmuştur. Seksoloji enstitülerinin bildirdiklerine göre eşcinsellerin cinsel yaşamlarında değişiklik olmuş, bir ölçüde eşcinsellik azalmış görülmektedir. Ayrıca, pek çok Batı ülkesinde bu konuda yardım isteyenlere bilgi vermek amacıyla hastanın ismini bildirmeden yani kimliğini açıklamadan arayabileceği telefonlar ilan edilmiş ve telefon servisleri kurulmuştur.
İlk AİDS vakası 1981’de bildirilmiştir. AİDS virüsünün bugün için bulaşmış olduğu kimselerde mutlaka hemen klinik belirti ortaya çıkmadığım görüyoruz. Bugünkü duruma yani dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen bilgilere göre AİDS virüsü vücuda girmiş olanın en çok yüzde 20’sinde AİDS’in klinik belirtileri ortaya çıkıyor. Hastalık 2 ila 5 seneye kadar bir süre zarfında hiçbir belirti vermeden gelişebiliyor. Bu nedenle özellikle yeni evlenenlerin evlenmeden önce, daha sonra değineceğimiz AİDS virüsünü tespit eden testlerden geçmeleri mutlaka önerilir. Bugüne kadar klinik tabloların ortaya çıkan kimselerin ise takriben °/o 80’i ölmüş.
AİDS’İN BULAŞMASI
1- Homoseksüel veyahut normal dediğimiz heteroseksüel birleşme ile.
2- Aynı enjektör iğnesinin kullanılması ile.
3- Kan verilmesinde, kan verilirken dikkat edilmemesi, virüsün aranmaması.
4- Ana rahmindeki çocuğa anneden bulaşması.
5- AİDS virüslü hastaların kullandığı tıraş bıçağı ve diğer kesici gereçlerin kan bulaştıktan sonra başkaları tarafından kullanılması.
6- HIV virüsü tükürükte tespit edilmiştir. Teorik olarak bulaşması gerekebilir. Örneğin Atlanta’da yapılan bir araştırmada 11.000 vaka ele alınmış, fakat böyle bir bulaşma görülmemiştir.
7- Öpüşme ile diş etinde kanama var ise öpüşenlere bu şekilde bulaşmaktadır.
8- Vajinal akıntıda bulunmaktadır.
9- AIDS’li çocukların ısırmaları sırasında geçebilir.
AİDS’in bulaşması ilk yıllarda bu hastalık eşcinselliklerde görüldüğü için hastalığın bulaşması ile eşcinsellik arasında bir bağlantı kurulmuştur. Bugün artık bunların doğru olmadığını biliyoruz. Bulaşma ile ilgili bilgilere göre vücudumuzdaki en ufak çatlak ve çiziklerden bu vücuda girebiliyor, fakat vücut dışında uzun süre yaşayamıyor. Yani el sıkışma, yanaktan öpüşme, kucaklaşma gibi yakın temasta hastalık bulaşmamaktadır, ayrıca hasta ziyareti ve umumi tuvaletlerden bulaşmamaktadır. Hastaların kullandığı tabak, çanak yıkanıp kuruduktan sonra bulaşıcı olmamaktadır.
Aile çevresinde nasıl bulaşır?
Karı-koca arasında pek büyük olasılıkla bulaşmaktadır.
Yeni doğan çocuklar hariç tıraş bıçağı vb. kullanmıyorsa çocuklara bulaşmaması gerekir. Başka bulaşma yolları olabilir mi?
Gereken hijyenik şartları uygulanırsa, örneğin berberin usturası, hanımların pedikür, manikür, ayak bakımı işlemleri gibi. Malzemelere dikkat edilirse başka türlü bulaşma olmaz. Örneğin berbere giderken kendi pedikür veya manikür takımınızı götürmenizi ve onu berberin kullanmasını öneririm.
Bu şekilde kesinlikle bu yoldan kaza ile gereksiz bir bulaşmayı önlemiş olursunuz.
AİDS’İN BELİRTİLERİ
- Sürekli yorgunluk ve kırıklık hali
- Zayıflama, hastalık ilerlediğinde bir deri bir kemik tabir ettiğimiz ileri derecede zayıflık hastalığın en belirgin belirtile-r indendir.
- İshal, belirli bir sebebi olmayan ve uzun süren ishal va* kalarında AİDS’i düşünmeliyiz.
- Lenf bezlerinde şişme, özellikle kasıklardaki lenf bezlerinin şişmesi.
- Deride mora çalan lekeler, kaposi sarkomu AİDS virüsünün yol açtığı bağışıklık bozukluğu nedeniyle neticesi bir deri kanseri olan kaposi sarkomu görülmektedir. Bunlar yarım santim çapında mor lekelerdir. Ve deride hafif kabartılı olarak görülürler.
- Zihin bulanıklığı, başağrısı.
- Uzun süren öksürük ve nefes darlığı.
- Ağız, burun ve deride ufak çarpmalar sonucu oluşanka-namalar.
- Bilinç kaybı ve çevre ile ilginin kesilmesi.
ÇOCUKLARDA AİDS
1986 yılında Birledik Amerika’dan verilen bir bilgiye göre 15.172 AİDS vakasının 212’sini çocuklar oluşturmakta, bunların hepsi 12 yaşından ufaktı. Çocukta AİDS zekâ geriliği yapmaktadır. Yine aynı şekilde çocuklarda kaposi sankromu görülmektedir.
AİDS’İN BEBEKLERE GEÇİŞİ
Bebeklere hem ana rahmi içinde iken plasenta aracılığıyla kan yolu ile anneden geçmektedir. Doğum sırasında doğum kanalından aynı Herpes virüsünde olduğu gibi çocuğa geçmektedir. Çoğu zaman böyle bulaşmalarda ilk bulgular doğumdan sonra aşağı yukarı altı ayda ortaya çıkmaktadır.
ÇOCUKLARA AŞI
AİDS virüsünü taşıyan çocuklar bağışıklık sistemindeki bozukluk nedeniyle aşılara olumlu cevap vermemektedir. Bu nedenle AIDS’li çocuklara kesinlikle canlı virüs taşıyan aşılar yapılmamalıdır. Örneğin tetenos ve difteri gibi aşıların mutlaka ölü virüs taşıyan aşılardan olması özellikle titizlikle üzerinde durulacak bir konudur.
HASTALIK VAR MI YOK MU? VEYA HANGİ TESTLER HANGİ SIKLIKLA YAPILMALIDIR?
Virüs bir insana bulaştıktan sonra hemen yapılacak testin bazı hallerde pek bir faydası olmayabilir. HIV antikorları yani virüsün antikorları 2 veya 4 aydan önce pek çok kimsede oluşmadığından virüs o insana girmiş olsa bile test bunu göstermemektedir. Bu nedenle özellikle gebe kalmayı planlayan ve risk grupları denen çevreden olan kadınların her dört ayda bir test uygulamaları gerekmektedir. Buna bir örnek verecek olursak, mesela hiç test yapılmamış gebe kalmış, bir kadın hemen test yaptırmalı, test temiz çıkarsa gebeliğin üç ayı dolmadan bir test daha yapılmalı. Eğer virüs var ise o zaman hastaya medikal kürtaj dediğimiz gebeliğin sonlanması önerilmelidir. Eğer test negatif çıktı ise o zaman miadından kısa bir süre önce test yapılmalı, eğer doğumdan kısa süre önce yapılan test de şayet pozitif ise o zaman yeni doğacak bebekte alınacak tedbirlere hazır olunmah annenin süt vermesi önlenmeli ve testi pozitif olan kadınların eşleri de mutlaka teste tabi tutulmalı.
Eğer test pozitif olursa nasıl değerlendireceğiz?
Testin pozitif olması, sizde bu AİDS virüsüne karşı bir antikor olduğunu gösteriyor demektir,. Diğer bir deyimle bu virüsle sizin herhangi bir temasınız olmuş ve vücudunuzda buna karşı bir direnç mekanizması oluşmuş. Fakat buna rağmen yaşam tarzınızı değiştirmeniz gerekecektir. Vücudunuzu zayıflatacak alkol ve diğer keyif verici maddelerden uzak durmak, iyi beslenmek gerekir. En önemlisi kimseye kan veya sperm vermemelisiniz. Diş fırçası, jilet gibi gereçleri başkasına vermemelisiniz. Eşinize durumu mutlaka bildirmelisiniz. Ufak yere yaralar da olsa her türlü yaralan önlemelisiniz.
Eşinizde test negatif ise mutlaka prezervatif kullanmalısınız. Cinsel yaşamınıza yön vermek gerekir. Bu tür kişilerin eş değiştirmesi uygun olmaz. En azından kendindeki durumu ve bir insanlık borcu olarak eşine bildirmesi gerekir. Bundan başka deri ve mukozada sıyrık ve yaralanmaya neden olabilecek cinsel birleşme ve hareketlerden kaçınmak, örneğin anal birleşme veyahut oral birleşme veyahut fellasyodan kaçınmak gerekir. Diş hekimi veya doktorunuza durumunuzu mutlaka bildirmelisiniz. Yapılacak ilk test birinci generation eliza testi olmaktadır. Bu pozitif oluşu halinde, yanlış sonuçlan ortadan kaldırmak için ‘ Westernbtot denen ikinci generation bir eliza testi uygulamasından geçmeniz gerekir. Türkiye’de bunların yapılabileceği pek çok merkez bulunmaktadır.
EŞLERDEN BİRİNDE TEST POZİTİF
Eşlerden birinde test pozitif ise, diğer eş dörder aylık aralıklarla kontrole alınmalıdır. Doğacak en büyük sorun çiftin bundan sonraki cinsel yaşamlarına nasıl devam edeceğidir. Genelde hangi hastalık olursa olsun bir kişi hasta olduğu vakit, o kişinin sanki cinselliği ve cinsel arzularında hastalık süresince kişi tarafından rafa kaldırılmış kabul edilir. O hastalar birden bire iktidarsız veya soğuk oluvermişlerdir.
HANGİ KADINLAR AİDS TESTÎ YAPTIRMALIDIR?
Benim görüşüme göre sadece bu risk grubundan olan kadınların değil, aynı zamanda da bu kadınlarla ilişkisi olmuş tüm baba adayları testten geçmelidirler. Yakın çevresinde AİDS enfeksiyonu olan kadınlar, son yıllarda kaynatılan iğnelerle iğne olmuş olanlar, morfin ve uyuşturucu madde kullananlar, fahişeler, AİDS’in yaygın olduğu ülkelerde yaşayıp kan vermiş olanlar veya kan almış olanlar veyahut eşleri kan almış olanlar, biseksüel ilişkide suîunmus olanlar, morfinmanlarla veya uyuşturucu kullananlarla ilişkide bulunmuş olanlar veya onların eşleri bu testlerden geçmelidirler.
TÜRKİYE’DE AİDS’E KARŞI ALINAN ÖNLEMLER
Türkiye’de 1985 yılı Ekim ayında üç kişide AİDS virüsü olduğu haberi çıktığında, bu haber bir bomba tesiri yaratmış, ara dan 5 sene geçtikten sonra AİDS vakalarında artma görülmüş. Genelde diğer ülkelere göre yine de kabarık değildir. Fakat istatistiklere baktığımızda Türkiye’deki vaka sayısındaki artmanın da aşağı yukarı diğer ülkelerdeki oran içerisinde olduğu görülmektedir. Türkiye’deki görülen vakalarda hastaların dünyadaki örneklerinden farklı olduğunu görüyoruz. Bunlar eşcinsel çevreden gelmemekte* daha ziyade yabancı ülkelerde çalışan ve yahut oralarda ameliyat sırasında kan almış kimselerin eşlen veya orada kan almış çocuklarda olduğunu görüyoruz. Bu arada, Türkiye’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın yerinde bir kararı ile AİDS ihbarı zorunlu hastalıklar listesine alınmıştır. Ve Türkiye’de bir AİDS Yüksek Kurulu oluşturulmuştur. Ve bir takım önlemler alınmıştır. Türkiye’ye virüsün üç noktadan girdiği saptanmıştır.
Kan ve kan ürünleri yoluyla, temas yolu ile bazı eşyaların ortak kullanımı yolu ile.
Her üç yolun tıkanması için ayrı ayrı önlemler alınmıştır. Kan için yurt dışında kan transfuzyonu yapılmış kişilere beş yıl başkalarına kan vermemeleri önerilmiştir. Sürekli kan kullanan hemofili veya böbrek hastalarına mutlaka AİDS virüsü kontrolü yaptırmaları gereği bildirilmiştir. Ayrıca eşyaların ortak kullanımı konusu özellikle Türkiye için büyük önem taşımaktadır. AİDS’in en geçerli yayılma yollarından biri olan ortak enjektör kullanımı Türkiye’de mahalle iğneciliği arasında yaygınlığı dikkati çekilmiş ve kaynatılan enjektörler yasaklanmış, bütün Türkiye çapında sadece bir defa kullanılan enjektörlere izin verilmiştir. Ayrıca kontakt lenslerin başkası ile değiş tokuş edilmemesi önerilmiş. Usturaların, jiletlerin her seferinde berberlerde yenilenmesi önerilmiştir. Tabi ki bu önerilere sadece bu kuruluşların değil kişilerin de uyması gerekir. Ayrıca yaygın olarak pek çok ilimizde görülen sülüklere kan emdirme geleneğinin de kaldırılması önerilmiştir.
Dünya Sağlık örgütü’nün raporuna göre dünyada toplam 42.404 vaka bulunmaktadır, fakat pek çok ülkeden bu konuda sağlıklı bilgi edinilememektedir, Diğer araştırıcıların verdikleri bilgilere göre, özellikle Afrika ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri, ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde yüzbinlerce AİDS’imin bulunduğu ileri sürülmektedir.
Henüz yorum yapılmamış.